Diyabet ve Göz

Gözlerimizin ön bölümü damarsız yapıdan oluşur. Korneanın da bulunduğu bu bölüm, ışığı alıp gözün arka bölümüne aktarmakla görevlidir. Işık arka bölüme düşer ve buradan beyne iletilerek görüntüye dönüştürülür. İşte bu arka bölüm, damarlı bir yapıdan oluşur ve görme işlemini gerçekleştiren tüm optik sinirler bu bölümde bulunur. Diyabet hastalığının kan damarları üzerindeki etkisi, vücudun farklı bölgelerinde farklı hasarlara neden olur. Gözün damarlı bölümü “retina” olduğu için diyabet, en çok retinaya etki eder ve bu, görmeyi doğrudan ve kalıcı olarak etkiler.

Diyabette göz sorunları nelerdir? 

Diyabette göz sorunları geçici görme bozukluklarından, çift görmeye, katarkat, diyabetik retinopati, kalıcı görme kaybına kadar geniş bir yelpazede yer alır.

Geçici Görme Bozuklukları

Geçici görme bozuklukları kan şekerindeki dalgalanmalara bağlıdır. Gözün kırıcılığındaki bu değişiklikleri kişi, gözlük numarasındaki değişiklikler olarak yaşar. Kan şekeri oldukça düzensiz giden bir hastada, kan şekeri yoluna girdiğinde veya tam tersine düzenli giden bir hastada, kan şeker ayarında ciddi bozulmalar olduğunda geçici görme bozukluğu görülebilir. Hasta, “artık uzağı yakın gözlüğümle görebiliyorum”, “gözlüğüm yetmiyor” gibi şikayetlerle gelir. Bazen de mutludur, “gözlüksüz görmeye başladım” diye anlatır ve kişiye kan şekeri düzensiz gitmeye başladıysa bunun hiçte iyi bir haber olmadığını anlatmakta zorlanırız. Her iki halde de kan şekeri yoluna girip bir süre böyle seyrettikten sonra yeni gözlük reçetesi vermeyi her zaman tercih ederiz.

Katarakt

Diyabetlilerde katarakt daha sık ve daha erken yaşlarda görülür. Ancak hastanın görmesini etkileyecek başka bir göz sorunu yoksa son derece başarıyla gerçekleştirilen katarakt ameliyatı sonrasında hasta iyi bir görmeye sahip olmaktadır.

Diyabetik Retinopati

Diyabetli hastalarda en sık karşılaşılan göz sorunu tıp dilindeki adıyla “diyabetik retinopati”dir. Diyabetik retinopati günümüzde gelişmiş ülkelerde dahi 20-65 yaş grubunda önde gelen körlük nedenlerindendir.

Diyabetik retinopati nedir?

Diyabete bağlı olarak göz duvarının en içteki tabakası olan ve de görme hücrelerinin yer aldığı ağ tabakanın “retina” hasarıdır. Diyabetik retinopati, vücutta kanlanması olan hemen tüm organları etkileyen diyabetin gözdeki bulgusudur. Ağ tabakada küçük damarlardaki tıkanıklıklar ve damar duvarı geçirgenliğinin artması sonucu beslenme bozukluğu gelişir. Bu beslenme bozukluğunun ağırlığına ve yaygınlığına bağlı olarak hastanın görmesi de etkilenir.

Diyabetik retinopati ne gibi şikayetlere yol açar? 

Diyabetik retinopati en erken evrelerde hiçbir şikayete yol açmaz.
Hatta ileri evrelere kadar hastanın görme şikayeti olmayabilir veya görme kaybı yavaş yavaş ilerlediğinden kişi günlük yaşamını etkileyecek derecede görme bozukluğu gelişene kadar farkına varmayabilir.
Hastaların doktora başvuru şikayetleri genellikle görme bulanıklığı, ani görme kaybı, gözünün önünde uçuşmalardır. Düzenli göz dibi takibi yaptırmayan diyabetik hastalar doktora gözlerim çok iyiydi birdenbire görmem azaldı diye gelebiliyorlar. Halbuki o görme kaybı gelişmeden yıllar öncesinden göz muayeneleri yapılsa kendilerine göz dibinde diyabetik retinopati geliştiği söylenecektir. Zaten diyabetlilerde göz muayenesinin amacı hastanın şikayetleri ortaya çıkmadan diyabetik retinopatinin saptanması ve görmeyi tehdit edecek hale geldiğinde müdahale edilerek görme kaybının engellenmesidir. Fakat burada en az düzenli aralıklarla göz muayenesi kadar önemli olan hastada kan şekerinin düzenli gitmesi, kan basıncının normal sınırlarda seyretmesidir. Çünkü ağ tabakadaki damarlar vücuttaki damar sisteminin bir parçasıdırlar, dolayısıyla diyabetli bir kişide gözdeki bu bozukluğu tek başına bir göz hastalığı olarak düşünemeyiz. Kimler diyabetik retinopati açısından risk altındadır? Diyabetik retinopati ister tip 1 ister tip 2 diyabetli olsun her diyabetli de ortaya çıkabilir. Diyabetik süresi uzadıkça diyabetik retinopati görülme riski de artar. Diyabet süresi 15 yıl üzerinde olanların yaklaşık %75’inde, yani 4 hastadan 3’ünde diyabetik retinopati saptanır. Diyabetik retinopati açısından diyabet süresinin yanı sıra glisemik kontrol, hipertansiyon, kan yağlarının yüksekliği, böbrek bozukluğunun (diyabetik nefropati) varlığı, gebelik diğer risk faktörlerindendir. Diyabetik retinopati önlenebilir mi? Diyabetik retinopatinin gelişiminin veya varlığında ilerlemesinin önlenmesi için uzun yıllardır araştırmalar sürdürülmektedir. Umut verici çalışmalar olsa da henüz bu amaçla kullanılabilecek kesin önleyici bir ilaç tedavisi yoktur. Ancak diyabetik retinopatiye bağlı görme kaybını erken tanı, düzenli takip ve de kan şekeri kontrolünün sağlanması ile önlemek mümkündür. Kan şekeri kontrolünün hem tip 1 diyabetli hem de tip 2 diyabetlilerde diyabetik retinopatinin gelişiminin geciktirilmesi ve erken evrelerde ilerlemesinin yavaşlatılmasında etkili olduğu uluslararası, çok merkezli büyük çaptaki çalışmalarla tartışmasız bir şekilde gösterilmiştir. Diyabetli hastalarda göz muayenesi ne zaman ve hangi sıklıkta yapılmalıdır? Diyabetik retinopati diyabetin uzun dönem organ hasarlarındandır. Göz dibinde ilk lezyonlar diyabet başlangıcından yaklaşık 5 yıl sonra görülmeye başlar. Ancak tip 2 diyabet sinsi başlangıçlı olduğundan hastada diyabet başlangıcı tanı konmasından yıllar öncesidir. Bu nedenle tip 2 diyabetli hastalarda tanı konduğunda ilk göz muayenesinin yapılması gerekmektedir. Çeşitli çalışmalarda değişse de, yeni tanı konan tip 2 diyabetli hastaların %20’sinde diyabetik retinopati saptanabilmektedir. Tip 1 diyabet ise özellikle çocukluk çağında gürültülü başlar, dolayısıyla sıklıkla diyabet tanısı da hastalık yeni başladığında konulmaktadır. Bu nedenle tip 1 diyabetlilerde ilk göz muayenesinin zamanlaması ile ilgili olarak farklı görüşler vardır. Genel olarak, 10 yaşın üstündekilerde tanı konduğundan itibaren ilk 5 yıl içerisinde ilk göz muayenesinin yapılması önerilmektedir. Hastanın hiçbir şikayeti yoksa da yılda bir kez göz dibi muayenesi tekrarlanmalıdır. Diyabetik retinopati saptananlarda ya da gebelik gibi özel durumlarda takip aralığı daha kısadır. Göz dibi muayenesinde ışık kaynağı ve özel lenslerle küre şeklindeki gözün iç duvarı, yani ağ tabaka incelenir. Gözbebeği ışıkta ufaldığından hastanın gözüne gözbebeğini genişletici bir damla damlatılarak göz dibinde daha geniş bir alanın incelenmesi sağlanır. Gerektiğinde ek testler uygulanır.

Diyabetik retinopatinin tedavisi nasıl yapılır?

Diyabetik retinopatide ortaya çıkmış damar bozukluklarını iyileştirmeye yönelik ilaç tedavisi henüz mümkün değildir. Ancak göz dibinde ağ tabakasının keskin görmemizi sağlayan maküla-sarı nokta bölgesinde görmeyi tehdit edecek derecede sıvı birikiminde damarlardan sızıntıyı ve buradaki sıvıyı azaltmak veya ağ tabakada anormal damarlar geliştiğinde bu damarların gerilemesini sağlamak amacıyla lazer tedavisi yapılmaktadır. Proliferatif diyabetik retinopatinin daha geç evrelerinde göz boşluğuna kanama olupta geri çekilmediğinde veya bağ dokusu gelişip ağ tabaka üzerinde çekintiler yapması gibi durumlarda ise bunları temizlemek için vitrektomi ameliyatı uygulanmaktadır. Ayrıca son yıllarda göz içine enjekte edilebilen anormal damarların gelişimini ve sızıntıları baskılayıcı ilaçlarla ile ilgili çalışmalar sürdürülmektedir.

Yorumlar